“Olmaya devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi” der K. S. Süleyman. Anadolu insanı ise “her şeyin başı sağlık” deyimiyle sağlığın önemini sıkça vurgular.
Para, mal, mülk, makam, şan ve şöhret olma sevdası yüzünden çoğu zaman sağlık göz ardı edilir.
Hafiften, birazdan sağlık sorunları başlayıp debel dübel yürümeler ve hallenmeler baş gösterince sızlanmalar da peşi sıra gelir. “Evet ya çok ihmal ettim sağlığımı dikkat etmedik sağlığımıza“ serzenişleri dillendirilir.
Her girişim insana, insanın hizmetine dolayısıyla sağlığını korumaya yönelik olmalıdır. Çünkü; nereden bakılırsa bakılsın hangi değişken açısından konu ele alınırsa alınsın madden, manen,, insanen ve tıbben her yol insanın sağlık kapısına doğru açılır ve açılmalıdır.
Bir çok kıssa içinde seçilen şu küçük kıssa da sağlığa dair ibreti alem niteliğindedir:
Zamanın evvelinde zengin biri hasta olur. Hastalığı bir çıban olup tüm vücuduna yayılma tehlikesiyle kendisini karşı karşıya bırakır.
Tedaviler sorulur, şifalar aranır ve öneriler alınır.
Bir öneri gelir: “bu hastalığı başka bir memlekette olan bir tabip tedavi eder” derler. Bunun üzerine o memlekete gider hatta oraya yerleşir. Tabip gelir ona:
“Seni Allah’ın CC izniyle tamamen iyileştirip şifaya kavuşturmaya çalışacağım, yalnız iyileştiğinde bütün malını bana vermen şartı ile seni tedavi ederim “ der.
O da bu teklifi kabul eder.
Tabip onu tedavi edip iyileşmesine vesile olur. İyileştikten sonra tabibi evine davet eder ve “işte şartını yerine getiriyorum bütün varlığımı sana bırakıyorum” der.
Tabip ise ona “ben bütün varlığını alınca gönlün razı ve hoş olacak mı?” der.
Zengin kişi de “tabii olacak” der.
Tabip ise ona” seni varlığından mahrum bırakmayacağım, ben seni tecrübe ettim, senin kendine verdiğin kıymeti ölçtüm” der. Sonra da gönlü hoş olsun diye onun evinden beğendiği bir eşyayı alır.
Sonuç olarak, evveli, şimdisi, sonu ve K.S. Süleyman’ı nereden bakılırsa bakılsın “önce sağlık” gerisi laf-ı güzaf.