İnsanlar için zor zamanlar sorunlar, açmazlar ve ikilemli durumlardır. Zor zamanlarda düşüce, üzüntü ve sıkıntı bedene ve ruha ızdırap verir.
Zor zamanlardaki tutum ve davranışlar da zoru daha zorlaştırır.
Zoru daha zor yapanlar:
Sızlanmak: Zoru aşmada sızlanmak bir engel olarak, ona buna dert yanmakla çözüm değil ümitsizlik getiriyor.
Sürekli konuşmak: Konuşmaların tutsağı olarak yerli yersiz konuşmalar sıkıntıyı azaltmak yerine artırıyor.
Suçlamak: Zor zamanlarda dedikodu, yargılama, bela savurmaları ve suçlamalar öne çıkıyor.
Sürekli düşünmek: Aynı konuda uzun süre takılarak düşünmek yol aldırmaz açılacak yolları da unutturur.
Yakınların anlayacağını ummak: Zor zamanlarda yakınların anlamalarını ummanın genelde tersi olur. Yakınların ümitsiz yaklaşımları bizim çözüm enerjilerimizi ve girişimlerimizi azaltır.
Kişisel değeri unutmak: Zor zamanlarda çevrede oluşan olaylar ve hemen hemen her şey bizi yok saymaya ve alçatmaya çalışır. Bu durumda bir de biz kendimizi değersiz görürsek zorluklar daha da zorlaşır.
Yüzleşmekten kaçınmak: Sorunlu olan durumlarda yüzleşmekten kaçınmak zorları daha da zorlaştırır.
Acele çözüm bulmak: Hemen bir çözüm bulmak adına acele, sabırsız, zoraki, akıl dışı çözümler zorlukları daha da zorlaştırır.
Vaz geçmek: Zorluklarda yılarak vazgeçmek işleri daha da zorlaştırır.
Danışmamak: Bir zorlukta konuyu ve durumu bilen ilgili ve bilgililerden uzak durmak, onların fikirlerini almamak yani istişare etmemek zor yolları daha da zorlaştırır
Zorları kolaylaştırmak için danışmak, ölçülü konuşmak, dert yanmamak, kendi değerimizi fark etmek, küçük ama etkili yüzleşmeler yapmak acele etmemek, kararlı, denemeci ve girişimci olmak gerekiyor.
Cumhuriyet’in ne zorluklarla kurulduğu dikkate alınırsa kişisel ve memleket zorluklarının da çalışmayla, empatiyle, saygı ve sevgiyle aşılabileceği unutulmamalıdır.
Yarın yapılacak seçimin Karamürsel ve Türkiye'miz için hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.
İnşallah güzel günler göreceğiz.