Nedendir bu abus suratlı halimiz?
Neden bir türlü mutlu olamayız.
Ekonomik imkanlar ne olursa olsun hala mutsuz, hala derbeder hallerini yaşamaktayız.
Boşluk neremizdedir.
Kalbimizde mi?
Cebimizde mi?
Ruhumuzda mı nedir?
Bu sevgisizlik nasıl musallat olmuşsa hayatımıza def olup gitmiyor bir türlü.
Kendimize dahi ne kıyaklar yapmış olsak bile anında o gülen yüzümüz sönüveriyor.
Bir kaç dakika değil birkaç saniyede demod e oluyor elimizde yıllarca hayalini kurduğumuz değer.
Nice uğraşlardan sonra satın aldığımız otomobil ya da ev dahi kesmiyor bizi bir kaç gün.
Anında yine eski hamam eski tas vaziyetlerine dönüveriyoruz.
Nedir ne oldu, ne oluyor bize?
Bu tatminsizlikler nedir?
Bu kadir kıymet bilmezlikler, bu şükürsüzlükler neyin nesidir böyle?
Bir tüketim canavarı kesildik istisnasız.
İstisnasız, israfçıyız.
İstisnasız gereğinden fazla tüketmekteyiz.
Nasıl da b itmişiz böyle?
Altta cenaze, üst katta düğün, deliye her gün bayram… Nasıl bir gidiştir böyle?
Tükettik işte.
Ormanları tükettik.
Yer altı su kaynaklarını tükettik.
Denizleri, denizlerde balıkları tükettik.
Bir birimize karşı sabrımızı tükettik.
Doyumsuz, duyumsuz duygusuz bir ucubeye dönüştük.
Ar yok, arlanma yok.
Arsız nerden arlanır, çul da giyse sallanır misali bir şımarıklık vaziyetindeyiz.
Hiç bir hadise bize vaaz veremez olmuştur.
Cenazelerde adeta ölüye değil, diriye gitmekteyiz.
Pürneşeyiz cenazelerde.
Ağzımız kulaklarımızdadır adeta.
Yüzümüzden gülücükler eksik olmamaktadır.
Oysa önümüzde ibretlik bir vaka vardır.
Dünyaya gelmiş, çalışmış didinmiş ve ölmüş gitmiş bir mevta bulunmaktadır.
Artık o susmuş onu tanıyanlar onun adına konuşmaktadır.
Ama gelin görün ki konuşulan öyle ibretlik mevzular değil, inadına
takmayan, tınmayan, hiç bir şeyi umursamayan bir görüntü sergilenmektedir.
Evet dengesiz yaklaşımlar hal ve gidişimiz olmuştur.
Ağlamamız, üzülmemiz gereken yerlerde küstah şamatalıklar sergilerken;
Ayrıca tatminsiz, sevimsiz, her an patlamaya hazır bomba gibi yaşamaktayız.
Sadece kazanmaya odaklanmışız.
İlla da kazanmak…
Beraberlik bile kabulümüz değildir.
Hatta kazanmak için gerekli donanım bile fuzuli bir meziyettir.
Hatta eziyettir.
Evet tükettik…
Güven duygularını tükettik.
Maddi manevi ne varsa tükettik.
Geri dönüşü olmayan bir yola girdik ve o yolu da tükettik.
Yani bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…