Makam-lı Adalet-siz.
Bu başlık şöyle olsaydı belki daha iyi olurdu: Makamlı Adaletli.
Ancak, birey, toplum, memleket hali ve ahalisi deyince makamlı ve adaletli demek çok kolay olmuyor.
İşin doğası bu olumsuzluğu gerektirmiyor.
Makamlı adaletsizler bu olumsuzluğu doğuruyor.
Çünkü makam-lı ancak adalet-siz tavırları çok göze çarpıyor.
* * *
Adaletsiz o kadar çok tavırla karşılaşılıyorki; birine, diğerine ve her kimse bir iliş kırk adaletsiz davranışla karşılaştığını anlatıyor.
Elbette bunun nedenleri kişiye, davranışa ve makamatı algıya göre değişiyor.
* * *
Burada bir kaç gün önce kaybettiğimiz rahmetli Hasan Pulur’un yıllarca kaleme aldığı “Olaylar ve İnsanlar” köşesini taklit etmeden dolayısıyla özel olarak karşılaşılan adaletsiz davranışlara girmeden makam-lı adalet-siz tavırların öncelikli ve temel bir kaç nedenini bir hatırlayayım dedim.
* * *
Makam-lı adalet-siz hallerin çıkış nedenler arasında şunlar söylenebilir:
İnsanı insan gibi görmemek.
İnsanı makama ulaştırıcı merdiven görmek.
İnsanı amaç değil araç niteliğinde düşünmek.
Tüket daha çok tüket algısını rahat yaşama olarak sunmak.
Bireyci değil, bireysel düşünmek.
Ben, benim işime geleni yaparım demek.
Bu ve benzer fikir-sizlikler, duyar-sızlıklar, empati-sizlikler ve menfaati makamatlı düşünceler makam-lı ama adalet-siz tavırları artırıyor.
* * *
Sonuç olarak makam-lı ama adalet-siz tavırların belkide çıkış noktası din odaklı söyleyip film çekimli yaşam, biçim ve içerikleridir.
E ne denir? Tarihsel ve manevi adalet modellerini su gibi bilip; yaşamayanlara.
Dense dense makam-lı ama adalet-siz dışı güya şeffaf ama içi kuyruklu çıkarcılar denir.