101 yılı geride bıraktık. İdrakine varamadan anma törenleri tertipledik. Düşünemedik, politize ettiğimiz düşüncelerimizle hep incittik şehitlerimizi. Şehadete uzanan kutlu yürüyüşte Mehmetçiğimizi hiç uğruna ölmekle eş tuttuk. Çanakkale’de verdiğimiz fazla şehidi yerlere göklere sığdıramadık; Sarıkamış’ta şehit sayısı üzerinden siyaset yaptık. Çanakkale’de cephe komutanlarında arayıp başarıyı baş kumandanı yok sayarken; Sarıkamış’ta tüm vebali Baş Kumandana yükledik. Kolordu komutanlarının isminden uzak kaldık.
Aklımıza getiremedik, 93 Harbini, Kars’ı, Ardahan’ı, Batum’u. Unuttuk Sarıkamış’ta, Oltu’da dinen ezanı. Sormadık hiç Erzurum’a inen Rus Ordularının ahvalini. Bilemedik Köprüköy neresi? Azap nerede kalır? Horum nerededir? Dinlemedik, Horum’un az ilerisi Sarıkamış diyen Ahmet Fevzi Paşa’yı. Kulak asmadık geri çekilmeyelim taarruz edelim demesini. Sonradan işittik: Türkler Horum’dan ilerleseydi Sarıkamış Harekatını gerek olmayacaktı diyen Rus Generali.
Balkan Savaşı bozgununa rağmen dimdik ayağa kalkan, yeni ruh bulan Türk Ordu’suna tek bir mermi dahi attıramadık insanların zihninde. Oysa o Mehmet’ti. Köprüköy, Azap’tan sonra Sarıkamış’a yönelelim diyen. Otuz yedi yılın Rus mezaliminde inleyen yöre insanın arzusunu, isteğini, inancını görmezden gelip Turan yaptık Sarıkamış’ı. Oysa hiç sormadık Rus ordularının mevcudunu, hazırlıksız oluşunu. Hiç dikkate almadık, Hasan İzzet dışında plana olumsuz diyen tek komutan olmayışını.
Zamanlamasını konuştuk da hiç düşünemedik Rus’un hazırlanacağını. Bahara öteledik harekatı. Bilmedik göğüs göğüse vuruştuğumuz Narman’ı , Oltu Kale Boğazını, İsmailağa Çayırını, Kosor Bölgesini, aldığımız 3 bin Rus esirini. İşitmedik Hasan İzzet Paşa’nın 10 günde inemezsiniz dediği 75 km’lik Kızılkilise’ye, sıfır zayiatla Enver Paşa öncülüğündeki 9.Kolordu ile indiğimizi. İşitemedik, Hafız Hakkı’nın Şenkaya-Kosor’a doğru harekat planını değiştirdiğini. Okuyamadık Hafız Hakkı’nın günlüğünü ve pişmanlığını. Fark edemedik, Sarıkamış’a ilk inen komutan hayalindeki komutanları, Rus birliklerini lüzumsuz takip edip kuşatma planına uymayanları, Sarıkamış’a girip düşürmeye ramak varken orduyu geri çekip sabahı bekleyenleri.
Haklı bulur olduk başarısızlıkları öteleme derdinde olan Şerif’leri. Sadece sonucu başarı olanlara yükledik destansı hikayeleri. Oysa bizler zamanında Ankara’nın hesabını sormak için hiçleştirmemiştik Niğbolu’yu. Bağlamamıştık hayalciliğe almak için İstanbul’u yürüttüğümüz gemiyi. Sina Çölünde ne işi var diye sorgulamamıştık Yavuz’u. Şehidimin ruhu incinmesin diye bozgun sözcüğü ile yan yana almamıştık Viyana’yı. Kaybetsek de Kars’ı, Ardahan’ı, Batum’u toz kondurup yapmamıştık Kızıl Sultan Ulu Hakan’ı.
Yeni bir devlet, yeni bir dönem dedik de alet ettik Sarıkamış’ı kara propagandaya. Kış bitti Kar’ı kalktı da Sarıkamış’ın kalkmadı yalanı. Batum’dan gelecek endişesi kapladı hepimizi. Silmeliydik ordu üzerindeki yerini, güvenini. Ruslarla işbirlikçisi idi , komünist idi, Turancı idi, ittihatçı idi, hayal düşkünü hırslı bir kişi idi, meziyetsiz bir saray damadı idi. 90 bin şehidin (hem de tek kurşun atmadan donan) baş müsebbibi idi. Oysa unutmuştuk. Balkanlara atanan her subayın merkezde kalmak için çırpındığı anda gönüllü Balkan Çetelerini kovaladığını. İki ayda 54 çatışmaya girdiğini. Hürriyet Kahramanı iken şan-şöhret peşinden gitmeyip kendini Libya Çöllerine attığını.
Oysa, damat idi o tarihte, kalsa da düğünü Bab-ı Ali Baskını sonrasına. Edirne elden çıkıyor dediğinde darbeci deyişimizi. Edirne Fatihi olarak girdiğinde Edirne’ye küçümseyişimizi. Ve yahut Enver gireceğine Bulgar da kalsın deyişimizi. Unuttuk, Selanik’i tek kurşun atmadan veren orduyu nasıl gençleştirdiğini. Nasıl yeni bir ruh kattığını.
Tarafsız olamayacağımız bir durumda hatırlayın tecrübesiz deyip Almancı ilan edişimizi. Bilmedik Rus’un, İngiliz’in, Fransız’ın emelini. Duyamadık Kut’ul Amareyi. Göremedik Bakü’ye nasıl girdiğimizi. Farkına varmak istemedik kurduğu ordunun Milli Mücadeleye temel teşkil ettiğini.
Rus verdi hakkını biz veremedik. Alman gösterdi saygıyı biz gösteremedik. Ermeni oldu düşman biz eşlik ettik. Ailesini hiç yaptık. Kardeşini yurttan attık. Silah arkadaşlarını lağvettik. İdeallerini küçümsedik. Mezarını yurda getirdik ona da ses ettik. Sözün özü; Sarıkamış bir Vatan Müdafaasıdır. Ne Turan’dır ne de taarruz. Sarıkamış da, Yemen de, Filistin de, Medine de bu milletin yüz akıdır.
Sadece Sarıkamış değil, bu iman ve ruh ile şehadete yürüyen Tüm Mehmetlerimizi rahmet, minnet ve saygı ile anıyorum. Ruhları şad olsun.