TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 22 Ocak 2016 00:00
Her kim olursan ol bir gün yolun mutlak surette bir satış danışmanı ile kesişecek. Alışveriş merkezinde pazen pijama alırken, cep telefonunu bir üst modeli ile değiştirirken, araba alırken, ruj alırken, tuvaleti döşemek için seramik alırken. Yani ne alırsan al konunun uzmanı bir arkadaş size mesleki edinimleri ile destek verecektir.
Yaklaşık 6 yılı aşkın süredir gayrimenkul konusunda türlü çeşitli kimselere danışmanlık yaptım. Takdir edersiniz ki mesleki bir dolmuşluğum var benimde.
Müşterinin gözünde satış ile alakadar olan arkadaşımız uyumaz, yemez, sinirlenmez ve kati surette bilmediği bir şey olamaz.
Selam dünyalı biz dostuz!
Müşterinin velinimet olduğu konusunda yüzyıllardan beri süre gelen tartışmasız bir mutabıklığımız var. E tabi bir yere kadar.
Durumun en tatlı yönetilebilen kısmı aslında buraya kadar anlattıklarım çünkü bir almak isteyen bir de satmak isteyen çekişe didişe, abiyle, beyefendi ile netice de bir ortak dil yaratıp süreci tamamlıyoruz.
Gel gör ki asıl mesela tezgahın arkasında başlıyor.
Satışını yaptığım neredeyse tüm -amatör- firmalarda aynı ifade; Sen müşteri ile firma arasında ortayı bulmanın yollarını ararsın firma seni müşterinin tarafında durmakla suçlar. Yalnızca iş sahibinin sana verdiği kadarını bilirsin, daha fazlasını öğrenemezsin, işini bitirir veda edersin, müşteriye her sorunun cevabı olarak 'Satış temsilciniz yanlış yönlendirmiş' cevabı verilir. Satış esnasında kullanmak istemediğin, gerçeği yansıtmadığını düşündüğün, temellendiremediğin argümanları kullanmak istemezsin 'kötü satışçı' olursun, kullanırsın asılsız çıkar 'yalancı' olursun, yetmezmiş gibi vicdanınla baş başa kalırsın. Hep söylerim, yine söyleyeceğim; çalışanını mutlu etmeyen, desteklemeyen, geliştirmeyen, yanlışını düzeltmeyen patrondan iyi şirket çıkmaz. İyi olmayan şirketten de iyi iş çıkmaz. Ben iyiyim diyen adamdan da cacığa hıyar bile olmaz.
Büyük esnafın ellerinden, küçük esnafın gözlerinden öperim. Sürç-i lisan ettiysem affola.