UYUYAN DEVİ UYANDIRMAYIN
Hayatım boyunca insan ilişkilerinde terazinin kefesine her zaman sevgiyi, saygıyı ve iyi niyeti koydum. Ancak tecrübe ettim ki; gösterdiğim bu iyi niyet ve samimiyet, bazen ne yazık ki yanlış anlaşılıyor.
Oysa bilen bilir; ben çevremde hiçbir zaman "şakşakçılara" fırsat vermedim. Kimsenin beni yönlendirmesine, kalemimi bükmesine ya da beni yönetmesine asla müsaade etmedim. Gözümü de gönlümü de gerçeğe hiç kör etmedim.
Benim önceliğim, dün neyse bugün de o: KARAMÜRSEL.
Kendime yıllar önce bir misyon belirledim ve hamdolsun 15 yıldır bu yolda üzerine koya koya, büyüye büyüye gidiyoruz. Bugün paylaştığımız yazılar, yayınladığımız videolar binlerce, bazen milyonlarca kişiye ulaşıyor.
Başarımızı hazmedemeyen kararmış kalplere inat, bütün sayaçları açık bırakıyorum ki herkes gerçeği görsün.
Aslına bakarsanız, birilerine şirin gözükmek ya da herkesle "iyi" olmak çok kolay. İlçemizde bunun örnekleri de var. "Suya sabuna dokunmadan" gazetecilik yapmak, nabza göre şerbet verip herkesle arayı sıcak tutmak işin en kolayı.
Ama ben zoru seçtim. Hatta imkansız denilen işlerin, yalnız bırakılan kişilerin yanında durdum. Birçok "imkansız" denilen şeyi de Allah’ın izniyle başardım. Kimseyi de yarı yolda bırakmadım!
Fakat son zamanlarda dikkatimi çeken bir durum var.
Bakıyorum da; kişilikleri oturdukları koltuklarla değişen, makam görünce başkalaşan bazı kişiler, üst perdeden konuşmaya, "ben oldum" edaları sergilemeye başlamışlar.
Ya da belki onlar hep böyleydi de, ben olaylara fazla samimi ve duygusal yaklaştığım için göremedim…
Buradan o kişilere tek bir şey söylüyorum:
Uyuyan devi uyandırmayın.
Ben kendimi, haddimi ve gücümü iyi biliyorum. Ama şunu da iyi bilin; eğer o sabır eşiği aşılırsa, ben sadece gemileri yakmam; o gemilerin sığındığı limanı da ateşe veririm.
Kalın sağlıcakla…
