Ercan Buber

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANA İFTİRA ATAR MI?

Ercan Buber

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANA İFTİRA ATAR MI? 

Hakikat Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır!
Bu yazıyı şerefli, namuslu ve vicdan sahibi insanlar okusun. "Doğruya doğru, yanlışa yanlış" diyemeyen, kalbi mühürlenmiş kişiler lütfen buradan sonrasını zahmet edip okumasın. Zira hakikatin ışığı, yarasaları rahatsız eder.
15 küsur yıldır bu memlekette, Allah’ın izniyle kalemimi "vura vura" kullanıyorum. Ne kimsenin maşası oldum, ne de üç kuruşluk menfaat için kalemimi sattım. Şiarım bellidir; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Ömrüm ve gücüm yettiği müddetçe, doğru bildiğim yoldan dönmeyecek, mazlumun yanında, zalimin ve müfterinin karşısında duracağım.
Metruk Bina Çilesi ve Müptezellerin Yuvası
Çok uzun zamandır takipçisi olduğum, defalarca haberini yaptığım bir yara vardı Karamürsel’de. 4 Temmuz Mahallesi, Fatih Sultan Mehmet Bulvarı, PTT karşısındaki o metruk bina... Mahalleli için bir eziyet, ayyaşlar ve müptezeller için bir yuva haline gelmiş, önünden geçen bacılarımızın, analarımızın korkulu rüyası olmuştu bu virane. Dün, bizzat gidip o binanın yıkılışını yerinde takip ettim. Bir gazeteci olarak, halkın bu beladan kurtulmasına şahitlik etmek beni ziyadesiyle mutlu etti.
Fitne Ateşini Yakanlara Sesleniyorum!
Lakin sabah kalkıp sosyal medyaya baktığımda gördüğüm manzara karşısında kanım dondu. "Hucurat Suresi"nde Rabbimizin; "Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın" emrini hiçe sayanları hayretle izledim. Araştırmadan, sormadan, olayın aslını bilmeden klavye başında mücahitlik taslayanlar, nasıl bir vebalin altına girdiklerinin farkında mı?
Olayın Aslı ve İftiranın Boyutu
Bakın, ben oradaydım! Olayın bizzat şahidiyim. Yıkım öncesi fotoğraflar elimde mevcut. Binanın çatısında, ulaşılması mümkün olmayan, çürük ve tehlike arz eden o noktada, ne zaman asıldığı belli olmayan, yırtılmış, parçalanmış, Arapça yazılı ayet ve bir bez parçası vardı. Belediye personeli, can güvenliği riski nedeniyle o çürük çatıya çıkıp o bezi alamazdı.
Ancak bina yıkılınca, o işçiler bir Müslüman’a yakışır vakur bir tavırla, üzerinde Allah kelamı olma ihtimali olan o bezi ve Arapça yazılı afişi alıp çöpe atmadılar! Kenara kaldırdılar, muhafaza ettiler. Orada onlarca şahit varken, sırf siyasi husumet veya kaos yaratma peşinde koşan işgüzarların, "Kutsala saygısızlık yapıldı" diyerek fitne ateşi yakması Müslümanlık mıdır?
Kul Hakkı Yemeye Doymadınız mı?
Şimdi o klavye başında asıp kesen, namazında niyazında geçinen ama gıybetin, iftiranın ve suizan’ın (kötü zan) bataklığına saplanmış kardeşlerime soruyorum:
* Müfterilik (İftira atma): Masum insanları ve görevini yapan işçileri "din düşmanı" gibi göstermek, kul hakkının en büyüğü değil midir?
* Riyakarlık (İkiyüzlülük): 2024 yılının başından beri, müptezellerin, ayyaşların şarap şişeleri arasında duran o ayet veya duaları, o metruk binada aylardır görmediniz mi? O zaman aklınız, imanınız neredeydi? Neden o zaman gidip "Burada Allah kelamı var" deyip indirmediniz?
* Fitne: Halkı kin ve nefrete sürüklemek, "Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür" ayetinin muhatabı olmak sizi korkutmuyor mu?
Ben bu memlekette işini layıkıyla yapanların şahidiyim. Yıkılmadan önceki fotoğraflar ortada, hakikat ortada. Bu yalanı yayanları, halkı galeyana getirenleri ve bu iftiraya çanak tutanları önce Mahkeme-i Kübra'da hesap vermek üzere Yüce Yaradan’a, sonra da Türk adaletine havale ediyorum.
Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. 

Hodri meydan!
Vesselam.

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANA İFTİRA ATAR MI?
 

Yazarın Diğer Yazıları