Hayatımızın içerisinde, günlük yaşantımızda her zaman bizimle beraber yaşayan olgular var.
Futbol, Siyaset, İş Hayatı ve Ülkenin Ekonomisi bunların ilk sıralarda olanları.
Bu konularda hepimizin kendine göre düşünceleri var. Mesela ben bu sezon çok kızıyor olsam da Fenerbahçeliyim. Siyasi olarak Gerçekçiyim. Hayal peşinde koşmuyorum. Ticarette şeffaf bir politika izliyorum. Paylaşımcıyım, hep bana hep bana yapmam. Ekonomi konusunda ülke insanının çoğu gibi çok derin bir bilgim yoktur. Aslında girişimci bir ruha sahip olmama rağmen iyice araştırmadan yatırım yapmam, bir işe girişmem. Kolay kolay insanlarla tartışmam, kötü olmam. Bana göre herkesin kendine göre düşünceleri vardır. Saygı duyarım. Benim kafama uymasa da kendi düşüncelerimi kabul ettirmeye çalışmam.
Özellikle Futbol konusunda belki eski sporcu olduğum için hiçbir zaman fanatik olmam. Hak eden kazansın diye düşünürüm. Aynı şekilde siyaseti de kendime göre gözlemlerim ve ona göre kararımı veririm.
Sosyal paylaşım siteleri hayatımıza girdiği günden beri ilk başlarda eski arkadaşlarımızı bulmak için, komik videolar yayınlayıp gülmek için, hayatımızın özel günlerini paylaşmak için ya da ticaretini yaptığımız konularda tanıtım yapmak için bulunmaz platformlar oldular. Düşünsenize Facebook olmadan kaç arkadaşınızın yaş gününü hatırlıyordunuz ?.
Eminim bir elin parmaklarını geçmiyordur.
Tabi bu ortamlar çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarının da tanıtım alanı olarak kullanılıyor. Kimisi amacına uygun, kimisi amacının dışında. Konu ne olursa olsun farklı düşüncelerde olan insanların aynı ortamda buluşmasına zemin sağlayan bu ortamların, insanlar arasında fikir alışverişine aracılık etmesi, ticari anlamda insanların birbirlerine yeni kapılar açması ve ortamın sahibi olan Sivil Toplum Kuruluşunun konusuna uygun etkinliklerin yaratılması, duyurulması ve toplumdan destek almasını sağlamak amacıyla tanıtımının yapılması noktasında kullanılması gerekir.
Gerçek konularının dışına çıkarak her hangi bir eğitimlerinin olmadığı alanlarda dayanağı olmayan haberler yaymaya başlayan Sivil Toplum Kuruluşu sayfaları, ilk başta sayfayı yöneten insanın espri anlayışı düşünülerek mizahi yorumlara sahne olabiliyor. Fakat konu sürekli aynı yöne doğru negatif olarak gitmeye başladığında işin tadı kaçıyor. Doğal olarak karşı yorumlar geliyor. Küçük yerde yaşamanın getirdiği dostluklar, arkadaşlıklar bu yorumların belli saygı çerçevesinde olmasını sağlıyor sağlamasına ama yine de bazı sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor.
Elbette insanlar kendi yarattıkları alanlarda beraber olacakları kişilere kendileri karar verir. Hoşlanmadığınız, size saygıda kusur ettiğini düşündüğünüz insanlarla aynı ortamda olmak istemeyebilirsiniz. Bu sizin en doğal hakkınızdır.
Bu gün Mehmet Akdeniz ağabeyle sokakta karşılaştık. Her zamanki gibi şakalaştık. Karamürsel Turizm Derneği sayfasında takılırım ona. Hiçbir zaman saygısızlık etmem, haddimi aşmam. Bana dedi ki ; Senin için çok baskı var bana onun için seni sayfamdan çıkardım..
Bir anlam veremedim ilk önce. Vardır bir bildiği dedim. Sonuçta yaşı benden büyük belki bir hata yapmışımdır. Çarşıdan yukarı doğru yürüdüm. Tam ofise çıkacakken Gücer İş Merkezinin önünde Mehmet Uzun ağabey çevirdi beni, Nam-ı değer Kuduz Mehmet yani. Elimi sıktı, yanaklarımdan öptü. Seni çok beğeniyoruz dedi. Son derece saygı çerçevesinde, haddini aşmadan güzel mücadele ediyorsun dedi.. Teşekkür ettim ve ofise çıktım. İçimden dedim ki ; Mehmet uzun ağabey ikimizden de büyük. Demek ki onun da bir bildiği var.
